Ghost'un yeni albümü Meliora'nın geçen hafta çıkması sebebiyle, grubun ikinci albümü üzerine yazacağım kısa yazıyı sonraki günlere erteleyip, Meliora hakkında yazmak istedim.
Opus Eponymous sonrasında gelen Infestissumam ile kendilerini tekrara düşürmediğini düşündüğüm Ghost, Meliora ile yine bir tekrara düşmüyor ama grubun gidişatındaki bir değişim, ilk iki albüm sonrasında böyle bir değişmeyi ummayan dinleyiciler için ilk dinleyişte biraz yüz buruşturabilir.
Neden mi?
Bazı parçalarda bariz bir Amerikanlaşma mevcut. Mesela ilk aklıma gelen stoner rock etkisinin ilk parçadan, Spirit'ten itibaren kendisini belli etmesi. Stoner rock sevmediğim bir tür değil ancak Queens Of The Stone Age'in başını çektiği birkaç grupluk kısa bir liste haricinde türe ilgim sınırlı. Kısır döngüye sıklıkla giren bir tür benim için.
Albümün çıkışından aylar önce albümün daha "vokalden ziyade gitar ağrılıklı" olacağını vurgularken Ghost'un demek istediğinin Amerikan sound'una fazlaca kayan, stoner etkisi bol, yer yer The Beatles'ın kayıtlara sızdığını düşündürtecek kadar etkide bulunduğu bir albüm olduğunu düşünmemiştim.
From The Pinnacle To The Pit'tteki Amerikan havadan, İsveç soğuğundan etkilendiğini pek düşünmediğim havadan sonra Cirice ile biraz ilk albüm etkisini hissettim açıkçası.
Albümün devamında klavyelerin, gitarların sıklıkla The Beatles etkisinde olduğunu düşünüyorum. Daha önce yaptıkları Here Comes The Sun gibi başarılı bir cover bir yana, bu etkinin bu albümdeki yoğunluğuna en azından şimdiye kadar alışamadım.
Mummy Dust'ta da 80'ler havası hissettim. Stadyum grubu gitarları, girişteki klavye bölümü, şarkının devamındaki gitar solosu.... Akabinde tekrar ortaya çıkan ve Queen ya da Europe havası sezdiren klavye... Bilmiyorum. Gotik bir atmosferi yakalamaya çalışıp çalışıp kaybetmiş gibi geldi.
Majesty'yi mahveden bir kaç gitar bölümü hariç, sonlara doğru albüm en azından daha "oturmuş" parçalara geçiyor bence. Absolution favorilerimden biri örneğin, beni asıl sözleriyle vurdu ama olsun.
Deus In Absentia'da da Queen, The Beatles sanki kayıtlarda yanda durup izlemiş gibi bi duygu buldum. Yine de sevdim.
Albümde baştan sona gittikçe Ghost'tan ziyade Magna Carta Cartel havası bile sezdim. Kapanışı ise çok beğendim.
Ya ben Ghost'u baya seviyorum ama albüme sanki patch diker gibi bi şeyler eklemişler bilemiyorum, daha sonsuz kere dinleme fırsatım olmadığından olabilir ama yok, günlerdir baştan sonra uzun yürüyüşler boyunca dinledim, yok, rahatsız eden bişeyler var bu albümde beni. Diğer iki albüm sonrasında bu yorumu yapıyorum tabi, bunu da göz önüne alın okurken bence. Yoksa ilk kez bu albümle tanımış olsam belki rahatsız eden ve alışamadığım kısımlarını bile benimserdim. Zira öncesine aşırı alıştığım için, dozu artan etkileri fazla yoğun bulmuş olabilirim Ghost'un müziğindeki.
Albümü daha da dinledikçe belki yeni bir yazı yazarım. Şimdilik bu.
